Döviz Düzeninde Değişim! JPMorgan'dan Dedolarizasyon Uyarısı

BRICS ülkelerinin dolardan uzaklaşma hamleleri, sadece politik bir seçim olmanın ötesinde; emtia ticareti ve merkez bankası rezervleri gibi birçok alanda piyasa dinamiklerini köklü bir şekilde dönüştürüyor.

Döviz Düzeninde Değişim! JPMorgan'dan Dedolarizasyon Uyarısı

JPMorgan'ın güncel raporuna göre, dedolarizasyonun etkileri düşündüğümüzden çok daha derin ve sarsıcı bir boyutta. BRICS ülkelerinin dolardan uzaklaşma çabaları, küresel finansal dengelerde önemli kırılmalara yol açıyor. ABD Doları’nın rezerv para olarak konumunun artık sorgulandığını vurgulayan JPMorgan analistleri, bu hareketin piyasa dinamiklerini aşan köklü değişiklikleri tetiklediğine dikkat çekiyor.

"BU SADECE DÖVİZ KURUNDAN İBARET DEĞİL"

JPMorgan’ın küresel makro araştırmalarından sorumlu başkan Luis Oganes, “Dedolarizasyon, yalnızca döviz işlemleriyle sınırlı bir dönüşüm değil, aynı zamanda doların rezerv para konumundaki köklü değişiklikleri kapsamaktadır” ifadesini kullanıyor. Oganes'e göre, merkez bankası rezervlerinde doların azalması, emtia ticaretinde kullanılan para birimlerinin değişimi ve uluslararası ödemelerdeki sistemsel değişiklikler, bu dönüşümün kritik unsurları arasında yer alıyor.

ENERJİ TİCARETİNDE GÖRÜNEN ETKİLER

Dedolarizasyonun en belirgin izleri şu anda enerji sektöründe gözlemleniyor. Artık petrol ve kömür gibi emtialar, giderek daha fazla yerel para birimleriyle işlem görmektedir. JPMorgan'ın Emtia Strateji Daire Başkanı Natasha Kaneva, “Enerji sözleşmelerinin büyük bir kısmı artık dolar dışında para birimleriyle gerçekleştiriliyor” şeklinde belirtiyor. Örneğin, Hindistan Rus kömürünü doğrudan yuan ile ödemeye başlamış durumda ve böylece Çinli aracıları devre dışı bırakıyor. Bangladeş ise Rusya’ya nükleer santral ödemesini yuan ile gerçekleştirme kararı aldı.

MERKEZ BANKALARI ALTINA YÖNELİYOR

Doların uluslararası rezervlerdeki oranı azalırken, altın ise yükseliş trendini sürdürüyor. JPMorgan’ın verileri, gelişmekte olan ülkelerde altının rezervler içindeki payının son on yıl içinde yüzde 4’ten yüzde 9'a çıktığını gösteriyor. Bu artışta önde gelen ülkeler arasında Çin, Rusya ve Türkiye bulunuyor. Banka, ons altının 2026 yılının ortalarında 4.000 dolara ulaşabileceğini öngörüyor.

BRICS KENDİ ÖDEME SİSTEMİNİ KURUYOR

Dolardan uzaklaşma hareketi, sadece döviz tercihlerinden ibaret değil. BRICS ülkeleri, uluslararası ödeme sistemlerinde de bağımsızlaşma yoluna gitme hedefindeler. Rio'da gerçekleştirilen son zirvede, Batı merkezli SWIFT gibi sistemlere alternatif finansal yapılar oluşturma kararı alındı. Yeni Kalkınma Bankası'nın başkanlığını yürüten Dilma Rousseff, bu bağımsız sistemlerin uygulanması için somut adımlar attığını duyurdu.

TAHVİL PİYASALARI OLUMLU DEĞİŞİMLER GÖSTERİYOR

JPMorgan'ın değerlendirmelerine göre, dedolarizasyon süreci tahvil piyasalarında da etkisini hissettiriyor. Yabancı yatırımcıların ABD Hazine tahvillerindeki payı, finansal kriz döneminde yüzde 50'nin üzerinde iken mevcut durumda yüzde 30 civarına gerilemiş durumda. JPMorgan’dan Alexander Wise, “Eğer yatırımcı güveni sarsılırsa, ABD varlıklarından çıkışlar önemli reel getiri baskısına neden olabilir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Jay Barry ise Japonya'nın 1,1 trilyon dolarlık Hazine tahviliyle ABD'nin en büyük dış alacaklısı olduğunu hatırlatarak, “Böylesine büyük bir yatırımcıda meydana gelecek yön değişikliği, tahvil piyasasında önemli sarsıntılar yaratabilir” uyarısında bulunuyor.